14.4 C
Toronto
Friday, April 19, 2024
Ana Sayfa HABERLER EKONOMİ İhracatın gerçek kahramanları!

İhracatın gerçek kahramanları!

Türk firmalarının çoğu Kanada’ya mal satmıyor; Kanadalılar ve özellikle Kanada’da yaşayan Türkler ihracat yapmakla övünen Türk firmalarının her türlü engellemelerine ve çıkardıkları zorluklara rağmen bunu gerçekleştiriyorlar.

Türkiye’de ihracat yapan firmaların web sitelerine bakıldığında ihracat yaptıkları ülkeler arasında Avrupa ülkeleri ve ABD’nin yanında genelde Kanada da yer alır. Bu firmalar için Kanada’ya ihracat yapmak bir prestij meselesi aslında. Kanada’ya ihracat yapan firma kabuğunu kırmış sayılıyor ve saygın bir yer elde ediyor.

Ama, gel gör ki Kanada’ya ihracat yaptım diyen firmaların çoğunun aslında ihracat falan yaptıkları yok. Daha doğrusu Türkiye’de faaliyet gösteren firmaların çok azının Kanada’ya ihracat yapacak kabiliyeti var.

Burada, yıllık 2 milyar dolar civarındaki ihracatı Kanada’ya kim yapıyor sorusu akla gelebilir.

Cevabı basit: Türk firmalarının çoğu Kanada’ya mal satmıyor, Kanadalılar, özellikle Kanada’da yaşayan Türkler, ihracat yapmakla övünen Türk firmalarının her türlü engellemelerine ve çıkardıkları zorluklara rağmen bunu yapıyorlar.

Diyelim ki Türkiye’de saygın bir yeri olan mobilya markasının veya bir gıda firmasının ürünlerini Kanada’da satmak istiyorsunuz. Türkiye’ye gidip o firmanın yetkili kişisi ile şanslı iseniz görüştünüz. Bir şekilde o firmayla Kanada için distribütörlük anlaşması imzaladınız. Sıra malı ithal etmeye geldi. Türkiye’deki firma önce para diyor. Sipariş verdiğiniz malın tutarını bankaya yatırıyorsunuz. Para hesaba geçtikten sonra fabrika siparişlerinizi üretiyor. Gemiye yüklenen mal 20 ila 45 gün arasında bir sürede Kanada’ya ulaşıyor. Şanslı iseniz mal gümrükten birkaç günde geçiyor. Değilseniz birkaç haftada malı ancak alabiliyorsunuz. Bu durumda parayı ödedikten iki ay sonra malınız elinizde oluyor. Nakliye ve gümrük giderleri sizden.

Bazı durumlarda sipariş verdikleriniz ile size gönderilen arasında fark olabiliyor ya da özensiz paketlemeden dolayı mallar hasar görebiliyor.

Fakat Türkiye’deki firma asla sorumluluk kabul etmez. Şimdi sıra malın pazarlanmasında. Ya bir depo tutmuşsunuzdur ya da güzel bir dükkan. Kanada’da hiç bilinmeyen bir malı pazarlayabilmek için çırpınıyorsunuz. Fiyatlar da ortalamanın üzerinde. Diğer firmalarla tanıtım ve de fiyat konusunda rekabet sözkonusu bile değil.

Sizin malınız Kanada’ya henüz varmadan malı satın aldığınız firma web sitesinde ihracat yapılan ülkeler listesine Kanada’yı eklemiştir. Hatta gazetelerde, dergilerde Kanada’ya ihracat yapıyorlar diye haberler yayınlanmıştır.

Haklarında çıkan haberler ve Kanada’ya gönderdikleri malların faturaları ile hükümetin kapısı çalınır bu firma tarafından. Türk mallarını yurt dışına sattığı için devletçe ihracatçılara verilen desteklerden bir bir yararlanır.

Bu firmanın malını Kanada’da satmaya çalışan kişi veya firma ise bin bir güçlükle getirdiği malları satmakla meşguldür. Yeni sipariş vermek isteyince yine kendisinden peşinen parayı göndermesi istenir. Ayrıca, ürünlere yüzde 10 ile 30 oranında zam geldiği belirtilir. Bir süreliğine, birkaç ayda, birkaç konteyner mal Türkiye’den Kanada’ya bu şekilde gelir. Sonunda Kanada’daki distribütör firma havlu atar.

Türkiye’deki firma ne vadeli mal vermiş, ne bilgisini paylaşmış ne de reklam desteği vermiştir. Distribütör ise Kanada’da hiç bilinmeyen bir ürünü satabilmek için borçlanmış, günlerini, aylarını bir hiç uğruna harcamıştır. Türkiye’deki firma Kanada’ya ihracat yapıyorum diye devletten aldığı desteği cebine indirsin; Türkiye kazansın, Türkiye’nin malı Kanada’da satılsın diye didinen kişi veya firmalar ise harcadıkları para ve emeklerle ortada kalsın.

Sadece bu tür olaylar Kanada’da mı yaşanıyor?

Elbette değil.

ABD’de de, Avrupa ülkelerinde de aynı şeyler oluyor.

Kaç tane firma yurt dışında fuarlara katılıyor, pazarlama elemanlarını ihracat yapılması düşünülen ülkeye gönderiyor?

Saysanız bir elin parmağını geçmez.

Kendilerini güçlü hisseden distribütörler, bu firmaların adeta işkence halini alan ticaret anlayışları sebebiyle kendi markalarıyla piyasaya girmeyi tercih ediyorlar. “Senin malını sana rağmen satmak yerine, kendi markamla aynı ürünü zevkime göre satarım” anlayışı hakim olmaya başladı.

Türkiye, 150 milyar dolar ihracat yapıyorum diye ihracat yaptığını söyleyen firmaları boşuna baştacı etmesin. Baştacı yapılacak olanlar bütün zorluklara rağmen Türkiye’den ürün ithal etmeye çalışan yurt dışında yaşayan Türklerdir. Ödüllendirilecekse onlar ödüllendirilmeli, para desteği verilecekse onlara verilmeli.

Bu arada, Türkiye’deki firmaların yurt dışına açılması, şube açarak ürünlerini ve markalarını pazarlaması karşılığında devletçe verilen kira ve diğer destekler baskı aracına dönüşmüş durumda.

Bu destekleri kullanan firmalar adeta esir alınıyor, devletin politikalarına alet ediliyor ve kimlerle alışveriş yapılması gerektiği kendilerine empoze ediliyor.  

Yazık ki ne yazık…

Önceki İçerikAltıkat’ı anarken Güngör’ü unutmak
Sonraki İçerik
- Advertisment -

Most Popular

IDEAL FINE FOODS

7694 Islington Ave #3, Woodbridge, ON L4L 905 850-7296

Virüslü yaşam ve çipli aşı!

COVID-19 virüsü hayatının baharını yaşıyor gibi.   400 vaka olunca lock down olan yani kapanan Ontario’da hastalığa yakalanan sayısı...

Rektörlük görevini devredecek

Waterloo Üniversitesi Rektörü Feridun Hamdullahpur'un 2011 yılından beri yürüttüğü görevinden 1 Temmuz'da ayrılacağı duyuruldu.  CANADATÜRK Waterloo...

Altı yılda üçüncü ataşe

Cihat Yalçınkaya yeni Toronto Din Hizmetleri Ataşesi olarak göreve başladı. Önceki ataşe Yakup Sekmen dört yıllık görev süresinin yarısını henüz doldurmuşken bu...

Recent Comments